Çimento sektörünün iki çatı kuruluşu Sendikamız ve TÜRKÇİMENTO, çimento fiyatlarına ilişkin medyada yer alan tartışmalar ve çimento endüstrisinde yaşanan maliyet artışları üzerine ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, pandemi döneminde bile üretimini sürdürerek Türkiye için katma değer sunmaya devam eden çimento sektörünün maliyetlerinin yüzde 80’ini döviz bazlı yakıt ve elektriğin oluşturduğuna dikkat çekildi.
Çimento sektörünün çatı kuruluşları TÜRKÇİMENTO ile Çimento Endüstrisi İşverenleri
Sendikası (ÇEİS), çimento fiyatlarına ilişkin medyada yer alan tartışmalar ve çimento
endüstrisinde yaşanan maliyet artışları üzerine kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla ortak
bir açıklama yaptı. Açıklamada, “2020 yılı sonu itibarıyla 55’i entegre 76 tesis ve yaklaşık
115 milyon ton kapasiteyle Avrupa’nın en büyük ve dünyanın beşinci büyük üreticisi olan
Türk çimento sanayisindeki kurumlar, pandemi döneminde bile ülkemiz için katma değer
üretmekten hiçbir zaman geri durmayan stratejik öneme sahip sektörün dönemsel
gelişmelerde hedef gösterilmesi kolaylığından vazgeçilmelidir” denildi. Çimentonun birinci
sınıf bir yapının tüm maliyeti içindeki payının yaklaşık %3 düzeyinde olduğu gerçeğinden
hareketle “inşaat sektöründeki fiyat artışlarının çimento sektörüyle ilişkilendirilmesi gerçeği
yansıtmamaktadır” ifadesi kullanıldı.
Çimento fiyatları, sektörün maliyet artışlarının çok daha altında seyrediyor
ÇEİS ve TÜRKÇİMENTO’nun açıklamasında ayrıca şu bilgiler kaydedildi: “2021 yılı
Temmuz ayında petrokok fiyatları geçen senenin Temmuz ayına göre %270, ithal kömür
ve elektrik fiyatları sırasıyla %193 ve %64 oranında artmıştır. Aynı dönemde dolar kuru ise
6,86 TL’den 8,63 TL’ye yükselmiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen sektördeki fiyatlar,
maliyet artışının çok daha altında seyretmektedir.
Açıklamada sektörün hali hazırda iç piyasada Dünya fiyat ortalamalarının altında; hatta
yakın coğrafyada çimentonun en ucuz satıldığı ülkenin Türkiye olduğuna ve çimento
fiyatlarına %200 gibi olağandışı bir artış yapıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığına
vurgu yapıldı. Açıklamada, “Çimento maliyetlerinin yaklaşık yüzde 80’ini döviz bazlı
yakıt, elektrik vb. oluşturduğu halde artışları tam olarak fiyatlara yansıtmayarak,
ülkemizin kuruluşundan bu yana sürdürdüğümüz milli beraberlik anlayışıyla, ülke
ekonomisine sunduğumuz katkıdan taviz vermemekteyiz” ifadelerine yer verildi.
“İnşaat sektöründeki sıkıntıların nedeni çimento sektörü değildir”
TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, “Çimento Sektörü olarak, yıllara dayanan azim
ve fedakarlıklarla, iç pazarda yakaladığımız istikrarlı ivmeyi korumak ve yurt dışı
pazarlarda üstlendiğimiz kritik rolü sürdürebilmek için elimizi taşın altına koymaktan hiçbir
zaman çekinmedik. Salgın döneminde de üretime ara vermemek ve inşaat sektörünün
devamlılığına her zamanki gibi katkı sunmak adına büyük çaba gösterdik. Yüksek maliyet
artışlarından kaynaklı büyük fiyat baskılamasına maruz kaldığımız dönemlerde dahi
Türkiye’ye katma değer yaratacak çalışmalara imza atmaktan çekinmedik” dedi.
Volkan Bozay, “Ülkemizin üretmeye, değer yaratmaya, kazanmaya ve kazandırmaya her
şeyden daha fazla ihtiyaç duyduğu böyle bir dönemde, İnşaat Sektörünün iş bırakma/grev
yapma senaryosu üzerinde durması, üstelik bunu da Çimento Sektörüne mâl etmeye
çalışması oldukça üzücüdür. İnşaat Sektöründe yaşanan sıkıntıların nedeni olarak
sektörümüzün hedef gösterilmeye çalışılması, makul görünmemektedir.
“Sektörümüzün, inşaat sektörü tarafından hedef gösterilmesi yanlış bir tutum”
Türk çimento sektörünün istikrarlı büyümesini başarıyla sürdürdüğünü vurgulayan ÇEİS
Genel Sekreteri Dr. H. Serdar Şardan ise halen faaliyet gösteren oyuncuların %25’inin
sektöre son beş yılda dahil olduğunu ifade ederek şu bilgileri verdi: “Rekabet Kurumu, tüm
sektörleri olduğu gibi, çimento sektörünü de yakından takip etmektedir. Çimento
sektörünün tüm ücretleri, ödemeleri, vergileri hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkeleri uyarınca
kayıt altındadır. Üyelerimizin faaliyet gösterdikleri illerde vergi sıralamalarında olmaları da
çimento sektörünün elde ettiği geliri yasalara uygun şekilde beyan ederek, vergi
ödemelerini gerçekleştirdiğini ispatlamaktadır. Çimento sektörünün neredeyse tamamı
sendikal örgütlü ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan şirketlerden oluşmaktadır.”
Çimento sektörünün bir asrı aşkın süredir Türkiye için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığının
altını çizen Dr. H. Serdar Şardan, inşaat sektöründe yaşanan sıkıntıların nedeni olarak
çimento endüstrisinin hedef gösterilmeye çalışılmasının yanlış bir tutum olduğunu belirtti
ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilhassa yeni yapı fiyatlarında yaşanan yüksek artışların
nedeni olarak, yıllardır olduğu gibi bugün de Çimento Sektörünün ‘sebep’ gösterilmesi
mantıklı değil. Sektörümüzün söz konusu artışlara bahsedildiği düzeyde etki etmesi,
matematiksel olarak mümkün gözükmemektedir.”
Ortak açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: “Ülke ekonomisinin güçlendirilmesi
hedefinde hiçbir zaman elini taşın altına koymaktan çekinmeyen ve 100 yılı aşkın süredir
faaliyet gösteren sektörümüz, ülkemizin kuruluş öyküsünde var olmaktan her daim gurur
duymuştur. Dolayısıyla, Çimento Sektörü, ortak geleceğimizin de baş aktörlerinden biri
olma sorumluluğunu her şeye rağmen fedakarlıkla üstlenmeye devam edecektir.”