04 Temmuz 2019 tarihinde gerçekleştirilen ÇEİS ve TÇMB Ortak Basın Toplantısında, ÇEİS tarafından Deloitte Türkiye’ye hazırlatılan “Geçmişten Geleceğe Emin Adımlarla: Türk Çimento Sektörü’nün Gelişimi ve Stratejik Öneriler Raporu” tanıtıldı. Sektöre ilişkin güncel verilerin açıklandığı toplantıda, Türk çimento sektörü mevcut durum analizi ve gelecek stratejileri de aktarıldı.
Toplantıda ilk olarak söz alan TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Nihat ÖZDEMİR, Türk Çimento Sektörünün 2018 yılında yıllık yaklaşık 71 milyon ton klinker ve 75 milyon ton çimento üreterek ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ettiğini belirtti. Ayrıca, 2019 yılının ilk 6 ayında çimento ihracatının %38 artarak 5,3 milyon ton, klinker ihracatının %116 artarak 6 milyon ton olarak gerçekleştiğini; sektörün toplam ihracatının bu dönem için %46 artışla 444 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. ÖZDEMİR, konuşmasının devamında beton yol ve bariyerlerin kullanımı ile atık yönetiminin önemine değindi.
Konut sektörüyle de ilgili açıklamalarda bulunan ÖZDEMİR, 2019 yılının ilk 5 aylık verilerine göre ülkemizde konut satışının %20 azalarak yaklaşık 423 bin olarak gerçekleştiğini; yabancıya satışların ise %77 artışla yaklaşık 17 bin adet olduğunu, bu rakamın 11 bin 300 adedinin İstanbul ve Antalya’da yapılan satışlardan meydana geldiğini belirtti.
Toplantının devamında, Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Suat ÇALBIYIK, çimento sektörünü geleceğe taşımak için sektörün, ihracat, beton yollar, atık geri dönüşümü ve insan kaynakları yönetimi olmak üzere 4 alana odaklanması gerektiğini ve her bir alana ilişkin öneriler geliştirdiklerini söyledi.
İhracat konusunda, iki temel soruna dikkat çeken ÇALBIYIK, Rusya ve Gürcistan ile gümrük sorununun çözülmesi halinde 1 milyon tonluk pazar yaratılacağını belirtti. Ayrıca, stratejik olarak ürün ihracatından çok oyuncu ihracına odaklanılması gerektiğini; lokalde üretim yapacak global Türk çimento markalarının çıkarılması için şirketlerin finansal kaynaklara erişiminin kolaylaştırılmasının önem taşıdığını ifade etti.
Beton Yolların milli bir altyapı ve ekonomi meselesi olduğuna değinen ÇALBIYIK, uluslararası araştırmalara göre yatırım maliyeti açısından bakıldığında, asfalt yolların yapımının beton yolların 2 katına denk gelen bir maliyet doğurduğunu ve beton yolların tercih edilmesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü’nce her yıl harcanan 2 milyar TL’lik bakım onarım masrafının ortadan kaldırılarak, 4 yılda bir Marmaray inşa edebilecek parayı harcamak yerine tasarruf edileceğini vurguladı.
Atık yönetimi konusunda ise, çimento sektörü olarak bu problemin çözümünde gerekli yatırımı yapmaya hazır olduklarını; ancak yerel yönetimlerin de mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirme noktasında daha somut adımlar atmasını ve Çevre Bakanlığımızın da konunun takipçisi olmasını beklediklerini belirtti.
ÇALBIYIK ayrıca, sektörün en çok önem verdiği konuların başında iş sağlığı ve güvenliğinin geldiğini belirterek, son 10 yılda çalışan sayısında yüzde 20, klinker üretim kapasitesinde yüzde 30 oranında artış yaşanırken; kaza sıklık oranında yüzde 16 ve kaza ağırlık oranında ise yaklaşık yüzde 84’lük düşüş sağlandığını açıkladı.
Sektörün bu başarısının devlet tarafından sağlanacak teşviklerle desteklenmesini beklediklerini; bu doğrultuda iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinde iyi performans gösteren işletmelerde, işveren SGK payında 1 yıl boyunca ilave yüzde 5 puanlık indirim yapılması halinde, “Sıfır İş Kazası” vizyonunu desteklemek ve özendirmek adına çok önemli bir teşvik olacağını ifade etti.
Bununla birlikte, mesleki eğitim konusunda ise Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması için, gerekli teşvik ve imkanların sağlanmasının her iki tarafı da güçlendireceğine inandıklarını; yükseköğrenim programlarının sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak revize edilmesinin, yetişmiş eleman bulma sıkıntımızın çözümüne katkı sağlayacağını vurguladı.